Varlık dergisinin Aralık 2020 sayısının öykücüleri: Muzaffer Kale, Zeynep Tuğçe Karadağ

Yorum bırakın

Varlık dergisinin Aralık 2020 sayısının şairleri: Yüksel Pazarkaya, Sina Akyol, Elçin Sevgi Suçin, Rabia Çelik Çadırcı, Begüm Şahbudak

Yorum bırakın

Kristal Aile Haritası – Esen Kunt

Yorum bırakın

Her şeyin suçlusu aslında boş bir sayfaydı, yörüngesini arayan bir kalemin çizdiği boş bir sayfa. Yazmak: harita çizmek, zaman ve uzama hükmetme gücüdür. Kendi tekil metinlerimizi katettiğimiz, belki de içinde yaşadığımız bir harita ortaya koymaktır. Yazının “yollardan ve oluşlardan” meydana geldiğini biliriz. Bir sanat yapıtında her zaman bir yörünge vardır, bunlar uzamsal ve yeğinlik haritaları oluşturur. Zihnimizin kıvrımları, çizgileri, karanlık bölgeleri hiç gidilmemiş yosunlu adacıklarıyla bir atlasın kendisine benzer. Bu bağlamda sanat yapıtı, bir roman başlı başına bir kartografya kurar, bunu ince ince diyagramlar ile inşa eder. Yazar, kalemi bir usturlaba dönüştürüp, uzak diyarlarda görünmez bir rotayı izleyerek, bir dünyayı, uzamı ve zamanı kendi ölçeğinden geçirerek ıssız adalarını, öteki mekânlarını, öznel haritalarını çizer. Bu eksende harita ve metin anlamın aslında ikili boyutunu inşa eder. Ortaçağda mappa, kumaş anlamına gelir; metinse Romalılar için dokunmuş olan şeydir. Kısaca haritalarımızı ve metinlerimizi dokuruz, görünmez uzaklıklar, olası yakınlıklarla kurduğumuz metinler vardır elbet. Hikâyeyle haritanın tarihçesinin paralel gittiğini, birbirlerinden doğduklarını söyleyebilir miyim? Her hikâye bir harita vaat eder, her harita da bir hikâye. Antik haritaların tablodan farksız olduğunu da iddia edebilir miyim? Her şey zihinde başlar; elbette en büyük haritanın zihin olduğunu söyleyeceğim.

*

Abonelerimize tüm yeni sayılarımızı kargoyla gönderiyor, Varlık dergisinin https://arsiv.varlik.com.tr/ adresindeki 87 yıllık dijital arşivine erişim imkânı sunuyoruz. Arşivimizden güncel sayımızı da okuyabiliyorsunuz.

Abonelik için: https://www.varlikonline.com/kitap/526/varlik-dergisi-abonelik

Murat Gülsoy’da Karanlığın Kartografyası – Hande Balkız

Yorum bırakın

Farklı zamanların düşünce, duygu ve değerlerinin izleri mekânın diliyle görünür hale gelir. Zamanuzamlar anlatılardaki olayları somutlar, cisimleştirir, onlara yaşam kazandırır. Kahramanın adımlarıyla inşa edilen, hafıza ve mekân ilişkisinin odağa alındığı Ve Ateş Bizi Tüketiyor’da Murat Gülsoy’un adeta bir mimar kimliğiyle hareket ettiği söylenebilir. Yol ve yoldaki uğrakların temsil ettiği anlamlarla biçimlendirilen roman, mekân kurgusuyla Karanlığın Aynasında romanına karşıt konumlandırılabilir. Ve Ateş Bizi Tüketiyor’da anlatı kente, sokaklara taşınırken Karanlığın Aynasında’da eve hatta bir salonun içine sıkıştırılır. Mekân kullanımındaki karşıtlığa rağmen karanlık sözcüğünün kodlarında kesişim noktalarına sahip olan bu iki metin çapraz uzantılar açısından birbiriyle ilişkilendirilebilir.

*

Abonelerimize tüm yeni sayılarımızı kargoyla gönderiyor, Varlık dergisinin https://arsiv.varlik.com.tr/ adresindeki 87 yıllık dijital arşivine erişim imkânı sunuyoruz. Arşivimizden güncel sayımızı da okuyabiliyorsunuz.

Abonelik için: https://www.varlikonline.com/kitap/526/varlik-dergisi-abonelik

Çağdaş New York’un Edebî Ölçekli Haritası – Pelin Kıvrak

Yorum bırakın

Modern ve entelektüel şehirlinin dürtüsel yürüme eylemi, ünlü Fransız filozof Michel de Certeau’nun yirminci yüzyılın ortasında önerdiği gibi kartografik bir çabadır. Yürüyen çağdaş, göçmen ve ötekileştirilen birey –19. yüzyılın amaçsızca dolanan flâneur bireyinden farklı olarak– şehirde kendine bir yer bulamadığı için ya da ona özgü bir mekânı olmayan şehri iyice öğrenerek altedebilmek için yürüyordur.

*

Abonelerimize tüm yeni sayılarımızı kargoyla gönderiyor, Varlık dergisinin https://arsiv.varlik.com.tr/ adresindeki 87 yıllık dijital arşivine erişim imkânı sunuyoruz. Arşivimizden güncel sayımızı da okuyabiliyorsunuz.

Abonelik için: https://www.varlikonline.com/kitap/526/varlik-dergisi-abonelik

 

Katharina N. Piechocki ile Söyleşi – Pelin Kıvrak – Esen Kunt

Yorum bırakın

İstanbul’un fethi, gerçekten de Hıristiyan bir Avrupa fikrinin yükselişini açıklayan bir model olarak sıklıkla kullanılır. Daha sonra Papa Pius II olan Enea Silvio Piccolomini’nin Respublica Christiana fikrini Avrupa ile eşdeğer tuttuğu ve Latince “europeus” (Avrupa) sıfatını icat ettiği biliniyor. Ancak erken modern Avrupa’nın Hristiyanlıkla özdeşleştirilmesi, geriye dönük olarak Avrupa’yı dinsel bir monolit olarak kemikleştirdi ve koca bir kıtanın karmaşık kültürel, dilsel ve dinsel zenginliğinin gölgede bırakılmasına sebep oldu. Kartografiyi dinî düşüncenin önünde tutarak Avrupa’nın alternatif bir tanımını yapmaya çalışıyorum. Avrupa’yı şekillendiren çok çeşitli dinî eklemlenmelerin önemini inkâr etmeden ve kıtanın tamamen laik olduğu şeklinde bir vizyonu teşvik etmeden, coğrafya ve haritaya geçişin, yavaş yavaş şekillenen bir araştırma alanını radikal bir şekilde ortaya çıkarabileceğine inanıyorum.

 

*

 

Abonelerimize tüm yeni sayılarımızı kargoyla gönderiyor, Varlık dergisinin https://arsiv.varlik.com.tr/ adresindeki 87 yıllık dijital arşivine erişim imkânı sunuyoruz. Arşivimizden güncel sayımızı da okuyabiliyorsunuz.

Abonelik için: https://www.varlikonline.com/kitap/526/varlik-dergisi-abonelik

Zeynep Şen, Varlık okurlarını dünyadaki kültür sanat olaylarından haberdar etmeyi sürdürüyor.

Yorum bırakın

Şeref Bilsel, Varlık dergisinde yeni imzalardan gelen şiirleri değerlendirmeyi sürdürüyor.

Yorum bırakın

Jale Sancak, Varlık dergisinde yeni imzalardan gelen öyküleri değerlendirmeyi sürdürüyor.

Yorum bırakın

Gültekin Emre, Varlık dergisinde Şiir Günlüğü’nü yayımlamayı sürdürüyor.

Yorum bırakın

Veysi Erdoğan

herkes başkasının rüzgârıyla gider kendine”. Kendinden biri olmayan Veysi Erdoğan akşam güllerinin solmasına uzatıyor elini nefesi yettiğince. Sonsuz acıları kendine saklıyor, kilitleniyor ipeğe, çünküye bata çıka. Elinin içine bağırıyor, bağırtıyor, sızlayan yaralarına. Ruhuna kepenk oluyor dengbejler. Ovalar ses vermez, yankılar düşlere gebe kalır. Oğlaklar takvime bakar, dağları gözler börtü böcek, tüm mahlûkat gümüş gölgelere sığına sığına yol ararlar koyaklarda, yankısız uçurumlarda. Kapkara bir lehimdir dillerinin önünde perde, gözlerindeki sürmenin karası günler boyu silinmez. Tuz da kanar sesini koyuvermeden, yanık havaların karnında büyümeden geceler gündüzler, aylar, yıllar. Yas kinlenir, yol bilmese de, iz sürmese de, öç almaya gitmese de. Kinin mumu söner sonra. Sonra her şey ya aktır ya kara. Yarasa geceleri çıngıraklı yılanların rüyasına girer. Akrepler ulur bağırlarına taş basa basa. Bir dil oluşur uzaklardan yakınlara ağa ağa. Dilin ardından bir hayat sökün eder yaşanmış yaşanmamış. Sözcükler kalemlere sığmaz olur. Kendimden Biri Değilim (Ve Yayınları, Eylül 2020) der Veysi Erdoğan. Çünkü “herkes başkasının rüzgârıyla gider kendine”.

*

Abonelerimize tüm yeni sayılarımızı kargoyla gönderiyor, Varlık dergisinin https://arsiv.varlik.com.tr/ adresindeki 87 yıllık dijital arşivine erişim imkânı sunuyoruz. Arşivimizden güncel sayımızı da okuyabiliyorsunuz.

Abonelik için: https://www.varlikonline.com/kitap/526/varlik-dergisi-abonelik

Older Entries Newer Entries