Her şeyin suçlusu aslında boş bir sayfaydı, yörüngesini arayan bir kalemin çizdiği boş bir sayfa. Yazmak: harita çizmek, zaman ve uzama hükmetme gücüdür. Kendi tekil metinlerimizi katettiğimiz, belki de içinde yaşadığımız bir harita ortaya koymaktır. Yazının “yollardan ve oluşlardan” meydana geldiğini biliriz. Bir sanat yapıtında her zaman bir yörünge vardır, bunlar uzamsal ve yeğinlik haritaları oluşturur. Zihnimizin kıvrımları, çizgileri, karanlık bölgeleri hiç gidilmemiş yosunlu adacıklarıyla bir atlasın kendisine benzer. Bu bağlamda sanat yapıtı, bir roman başlı başına bir kartografya kurar, bunu ince ince diyagramlar ile inşa eder. Yazar, kalemi bir usturlaba dönüştürüp, uzak diyarlarda görünmez bir rotayı izleyerek, bir dünyayı, uzamı ve zamanı kendi ölçeğinden geçirerek ıssız adalarını, öteki mekânlarını, öznel haritalarını çizer. Bu eksende harita ve metin anlamın aslında ikili boyutunu inşa eder. Ortaçağda mappa, kumaş anlamına gelir; metinse Romalılar için dokunmuş olan şeydir. Kısaca haritalarımızı ve metinlerimizi dokuruz, görünmez uzaklıklar, olası yakınlıklarla kurduğumuz metinler vardır elbet. Hikâyeyle haritanın tarihçesinin paralel gittiğini, birbirlerinden doğduklarını söyleyebilir miyim? Her hikâye bir harita vaat eder, her harita da bir hikâye. Antik haritaların tablodan farksız olduğunu da iddia edebilir miyim? Her şey zihinde başlar; elbette en büyük haritanın zihin olduğunu söyleyeceğim.
*
Abonelerimize tüm yeni sayılarımızı kargoyla gönderiyor, Varlık dergisinin https://arsiv.varlik.com.tr/ adresindeki 87 yıllık dijital arşivine erişim imkânı sunuyoruz. Arşivimizden güncel sayımızı da okuyabiliyorsunuz.
Abonelik için: https://www.varlikonline.com/kitap/526/varlik-dergisi-abonelik